İstanbul Erenleri
Evliyalar ve Türbeleri

Uzun Evliya - Leblebici Baba

Uzun Evliya - Leblebici Baba - Şeyh Ömer Halveti Hazretleri 

HAZRETİ PİR ÖMER EL -HALVETİ ( K.S.A) 

"Mezar taşında Atatürk'ün kendisiyle ilgili övgüsü bulunmaktadır."  Bilenen bir kaç Türk Evliyadan biridir. 


Kutbü'l-Ârifîn, Gavsü'l-Vâsilin Ömer Halvetihazretleri, Halveti tarikatı piridir. Lâkabı Ebû Abdullah’dır. Geylânî nahiyelerinden Lahica'da dünyaya gelmiştir. Harzem'de Şeyh Muhammed Harzem Hazretlerinin yüksek hizmetlerinde bulunmuş, onun irşad ve yetiştirmesiyle kemâl ve velayete kavuşarak yüce makamına yükselmiştir. 

Halvetiye tarikatının kurucularından sayılan Ömer Halveti hazretleri fazilet sahibi bir insandı. Zühd ve takvada ileri gidip münzevî bir hayat yaşamıştır. Bir ağaç kovuğunda kırk kere arka arkaya "erbain" çıkarmıştır. 

Olağanüstü haleri ve yüksek mertebesi hakkında tasavvuf kitaplarında bilgi vardır. Şeyhinin âhirete göçmesinden sonra yerine geçmiştir. 

Tebriz'den sonra Mısır'a giderek orada bir müddet kalmıştır. Orada birbiri ardınca yedi defa hacca gitmiştir. 

Tekrar memleketine dönerek irşâd görevine devam etmiş ve bir süre sonra da âhiret âlemine göçerek ruhlarını Hak Teâlâ hazretlerine teslim etmişdir. 800 hicrî yılında Pîr Ali kapı eşiğine defnedilmiştir. 

Allah (celle celâlühû) cümle mü'minleri şefaatlerine nail eylesin, âmin. 

Şeyh Ömer Halveti'nin halifesi ve bu tarikatın ikinci pîri Şeyh Seyyid Yahya Şirvânfdir. Halvetilik tarikatı bu zât ile dünyanın her tarafına yayılmıştır. Bu şeyh, Şirvan'ın merkezi olan Sarriahi kasabasında doğmuştur. Sadrettin Hamaviye damad olmuştur. 

Bakûya gelerek Ömrünün sonuna kadar orada irşâdlarına devam etmiştir. 

Şeyh Seyyid Yahya Şirvânî hazretlerinin halveti tarikatının yayılmasında büyük rolü olmuştur. Pîri Şeyh Ömer'in kurduğu halvetiliği yaymak için İslâm dünyasının her tarafına halifeler göndermek suretiyle tarikatı geliştirmiştir. Bu sebeple halvetîlikte 40 kadar şube kurulmuştur. Halveti dergâhlarında oku nan (Virdi Settar) ı bu zât yazmıştır. Seyyid Yahya Şirvanî Iıaz-retlerinin değerli bir eser de (Esrân Talibin) adlı risâlesidir. Bu eser halvetîlerce pek makbuldür. 01 Hazreti Pîr ayrıca on bireser daha yazmıştır. Seyyid Yahya Şirvani hazretleri de her carj. gibi bu fârıî âlemden ebedî makamına kavuşmak için hakka canını teslim edip sevgilisine kavuşmuştur. 

Seyyid Yahya Şirvânî'nin halifeleri şu zâtlardır: 

1 — Şeyh Dede Ömer Rûşenî. 

2 — Ali Alâeddin. 

3 — Pir Şükrü. 

4 — Habib Karamanı. 

5 — Mehmed Bahâeddin Erzincanî'dir. 

Halveti pirleri, Şeyh Ömer dahil hep Türk'tür. Seyyid Yahya Şirvânî'nin halifesi olarak Mehmed Bahâeddin Erzincanî ge: mistir. Bunun zamanında şeyhlik postu yüzünden anlaşmazlık olmuş, bu yüzden iki kol meydana gelmiştir. Birinci kol Sünbüliyye kolu, Şeyh Cemâleddin'in kurduğu Cemâliyeden  doğmuştur. Rûşeniyyeyi de Şeyh Ömer Dede tesis etmiştir, Halvetîlik tarikatı İmâm-ı Ali'ye bağlıdır. Oradan da Hasan-i Basriye ve Cüneydi Bağdadî'ye intikalen gelmektedir

Halveti tarikatının birinci pîri, bir Türk olan şeyh Ömer Halvetidir. Fakat Halveti tarikatına büyük hizmet eden zât ta Şeyh Seyyid Yahya Şirvânî hazretleridir. Halvetîlik Türkiye'de yaygın bir hal almış, kırk kadar kola ayrılmıştır. 
 

Ömer Halvetî, Harezm’e gelip orada MuhammedHarezmî hazretlerinin sohbetlerinde yetişti. İcâzet, diploma alıp, Tebriz’den Herat’a giderek tâliblere ilim ve edep öğretti.

Evliyâlık yoluna girişi şöyle anlatılır: Gençliğinde ata binme hevesi vardı. Âlim ve velî bir zât olan babalarının yolu üzere değil de asker olmak sevdâsında idi. Bu sebeple bir müddet askerle birlikte seferlere katıldı. Bir harpte birliği dağıldı ve herkes bir tarafa kaçtı. Kendisi de atını bilmediği bir yöne sürdü. Giderken bir kısım eşkıyâ peşine takılıp etrâfını kuşattı. Ölümle karşıkarşıya kalmıştı. Birden velîlerden olan ceddi, karşısında beliriverdi ve ona hitâben; “Ey Ömer! Ya yolumuzda olursun veya bu eşkıyâlar senin başını keser. İkisinden birini seç!” buyurdular. Ömer Halvetî yaptıklarına pişman olup, ilim ve edep yolunu seçtiğini bildirdi ve ceddinden yardım istedi. O sırada haydutların bir kısmı anlaşılmayan bir şekilde yere yıkıldı. Diğerleri selâmeti kaçmakta buldular. Ömer Halvetî o gece sabaha kadar at sürdü. Seher vakti bir şehir kenarında bağlık ve bahçelik bir yere geldi. Bahçenin içinde bir zât, talebeleriyle birlikte sohbet ediyordu. Yanlarına gitti. Talebelerin arasına oturdu. Tam o sırada o zât ona döndü ve; “Elhamdülillah, seni bize bağışladılar. Biz de seni velîliğe lâyık gördük.” buyurdu. Talebeliğe kabûl edip ona nefsiyle mücâdele yollarını öğrettiler.

Ömer Halvetî hocasının emrini can ve başla dinledi. Nefsinin arzu ve isteklerini yapmadı. Nefsiyle uğraşması o dereceye ulaştı ki, insanlardan uzaklaşıp dağlara gitti. Bir ağaç koğuğunu kendisine mekân edinip orada ibâdet ve tefekkürle meşgûl oldu.

Necmüddîn Hasan anlatır:

“Ömer Halvetî hazretleri, birbiri ardınca kırk erbaîn yâni kırk kere kırk gün bir yere kapanıp ibâdetle meşgûl oldu. Bu sırada rüyâda kendisine, Resûlullah efendimiz tarafından mânevî taçlar giydirildi. Pîr Ömer Halvetî hazretleri tevhîd kelimesini dâimâ söylerdi. Ne zaman tevhîd kelimesini okusa, dağlardaki vahşî hayvanlar ve kuşlar dergâhının etrâfına gelip halka olur, onun tevhîd okuyuşunu dinlerlerdi.

Muhammed Harezmî hazretleri vefât edeceklerinde yerine Pîr Ömer Halvetî’yi tâyin etti ve; “Yüksek sırları ve mânâları bilen ve akranından önde olan Pîr Ömer Halvetî vekîlimizdir.” buyurdular.

Pîr Ömer Halvetî hazretleri hocasının vefâtından sonra, insanlara hak yolun bilgilerini öğreterek kalplerine Allah aşkını yerleştirdi. Nefisle ilgili şu nasîhatını çok söyler; “Kişi dâimâ nefsine muhâlefet etmeye devâm etmeli ve onun arzularını yerine getirmemeli, sıkıntılara göğüs germeli, açlığı sevmelidir. Hak yolun yolcusu kendisine lâzım olanı bilmeli, lâzım olmayanı terk etmelidir.” buyururdu.

Şehrin vâlisi ava çıkmıştı. Vâlinin önüne bir ceylan çıktı. Vâli avı görünce, ardına düştü ve atını peşinden sürdü. Bir zaman tâkib etti. Fakat yakalayamadı. Önüne bir ırmak çıktı. Avını yakalamak için atını ırmağa sürdü. Irmağı geçmek üzereyken sular yükseldi ve vâli boğulmak tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. O esnâda kıyıdan Ömer Halvetî, vâliye seslenerek; “Bize âid olan yerlerde hayvanları niçin incitirsiniz. Bir daha böyle yapmayın.” deyip elini uzattı. Tuttuğu gibi vâliyi atıyla birlikte çıkarıverdi. Vâli bunu görünce, af dileyip talebeleri arasına girdi.

Pîr Ömer Halvetî hazretlerine hak yolun yolcusunda ne gibi özellikler olur diye soruldu. O; “Kişi akıllı ve idrâk sâhibi olmalı. Sükût etmeli. İnsanlarla az görüşmelidir.” buyurdu.

Ömer Halvetî hazretleri bir ara Mısır’a gidip, orada kaldı. Yedi kerre hac yaptı. Mısır SultanıFerec bin Berkuk kendisine çok hürmet ederdi. Celâyirli Sultânı Üveys’in arzusu üzerine Tebriz’e geldi.Çok talebe yetiştirdi. Talebelerinin önde gelenleri Seyfeddîn, Ebû Yezîd, Zâhirüddîn ve Ehî Mîrîm’dir. Vefâtlarından sonra yerlerine Ehî Mîrîm geçmiştir.

ODUN TAŞIRDI

Ömer Halvetî hazretleri talebeliği yıllarında hocasının dergâhına odun taşırdı. Bir gün yine erkenden dağa gitti. Ormanda yemyeşil çimenli bir yer bulup; “Buradan daha güzel namaz kılacak bir yer yoktur.” diyerek orada birkaç rekat namaz kıldı. O sırada gönlüne bir düşünce gelip; “Elhamdülillah! Nice kimseler vardır ki, şu anda gaflet uykusundadır. Onlar ne ibâdet eder, ne Allahü teâlânın emirlerine uyar, ne de haramlardan sakınırlar. Biz ise çok şükür gücümüz yettiği kadar ibâdet yapıyoruz.” deyiverdi. Sonra kalkıp bir müddet gezindi. Birden kulağına Allahü teâlâyı zikreden sesler geldi.Etrâfı dinledi.Bu sesler çok hoşuna gitti. Hemen sesin geldiği tarafa yöneldi. Gördü ki, bir adam baş aşağıya durmuş diliyle Allahü teâlâyı anıyor, zikrediyor. Onun yanına yaklaştı, selâm verdi ve böyle durmaktaki maksadını sordu. O kimse; “Vücûdum bir zaman kıyam üzere ayakta idi. Lâkin ona alıştı. Sonra rükû üzere kaldım, ona da alıştı. Bir zaman da secdede kaldım. Onun da lezzetini alamaz oldum. Şimdi ben ibâdet ediciler ve hamdedenler zümresine katılmak için bu şekilde zikir ve hamdetmeyi bedenime lâyık gördüm. Ben yatsı namazını kıldıktan sonra buraya gelir, bu hâlimle Rabbimi zikrederim.” buyurdu. Ömer Halvetî bunları işitince, kendini beğenme hâlini hatırlayıp, tövbe etti ve; “Allahü teâlânın zikreden nice sâlih kulları varmış.” diyerek pişmanlık içinde hocasının dergâhına döndü. Hâlini hocasına anlatmak istedi. O sırada hocası talebelere vâz etmeye başlamıştı. Bu durumu kendisi şöyle anlatır:

“Hocam bir müddet vâzla meşgûl oldu. Benim hâlimi anlamış olacak ki: “Bâzı insanlar vardır ki, hemen kendisinin yetiştiğini ve çok ibâdet ettiğini söyler. Bir-iki rekat namaz kılmakla öğünür, mânevî dereceler ümîd ederler. Halbuki öyle Hak âşıkları vardır ki, onlar akşamdan sabaha başı üzere durup Rabbini tahmîd (Elhamdülillah), tekbir (Allahü ekber) ve temcîd (Lâ havle velâ kuvvete illâ billah) ederler.” buyurdu.” Sonra Ömer Halvetî, hocasının yardımı ile dağlarda bu hâl ile hallenip, Allahü teâlâyı zikreder oldu.

This entry was posted on Ağustos 2, 2009, in 01-Hayat-ı Şerifleri.

Tasavvuf Silsilesi

Kas4

1 – Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (Sav)

2 – Hz. Ali bin Ebu Talib (a.s.)

3 – İmam Hz. Hüseyin (a.s.)

4 – İmam Zeynel Abidin (a.s.)

5 – İmam Muhammed Bakır (a.s.)

6 – İmam Ca’fer-i Sadık (a.s.)

7 – İmam Musa Kazım (a.s.)

8 – İmam Ali er-Rıza (a.s.)

9 – Maruf el-Kerhi (k.s.)

10 – Sırrı Sekati (k.s.)

11 – Şeyh Seyyidü’t-Taife Ebu’l-Kasım Cüneyd el-Bağdadi (Bağdat) (Cüneydiyye Tarikatı Piri) (H. 298 M. 911)

12 – Şeyh Mimşad ed-Dineveri (H. 299 M. 911)

13 – Şeyh Ebu Esved ed-Dineveri (H. 366 M. 977)

14 – Şeyh Necibeddin Amuyye Muhammed bin Abdullah el-Bekri

(H. 441 M. 1050)

15 – Oğlu Şeyh Ebu Hafs Ömer Vecihüddin Kadı el-Bekri

(H. 503 M. 1110)

16 – Yeğeni Şeyh Ebu’n-Necib Ziyaeddin Abdülkahir bin Abdullah el-Bekri es-Sühreverdi (H. 563 M. 1167)

17 – Şeyh Kutbeddin Muhammed bin Hüseyin el-Ebheri (Şam) (Ebheriyye Tarikatı Piri) (H. 573 M. 1178)

18 – Şeyh Rükneddin Sincani Ebu’l-Hasan Ali bin Haydar en-Necaşi (Bağdat)

19 – Şeyh Şihabeddin Muhammed bin Mahmud Tebrizi (H. 702 M. 1303)

20 – Şeyh Cemaleddin Tebrizi Ebu’l-Hasan Baklancari el-Ezheri eş-Şirazi

(H. 759 M. 1358)

21 – Şeyh Taceddin İbrahim Zahid Geylani (Siyavrud) (Zahidiyye Tarikatı Piri) (H. 770 M. 1369)

22 – Şeyh Ahi Muhammed Şirvani (Herat) (H. 780 M. 1378)

23 – Şeyh Sıraceddin Pir Ömer Halveti (Tebriz) (Halvetiyye Tarikatı Piri)

(H. 800M. 1397)


Bu yolda ne canlar başlar oynadı
Aç gözün nazar kıl destanı aşka. 
Geç dünyadan İbrahim Edhem gibi, 
Ne şahlar kul oldu sultanı aşka. 

Mürşidi kâmil, yüzünden eriyip dil kal olup 
Zikri tevhîd potasında gör sızar bu aşka 
Gör Nüzûlî derdimendi kendi gönül levhine, 
Dost elinde gördüğün dalmış yüzer bu aşka. 

İhvan olan cümle halvetîleriz, merhaba, 
Hakikatin kâmilleri olan halvetîleriz merhaba. 
Sözleri şeker bal olan halvetîleriz merhaba, 
Nüzûlî'yi irşad eden halvetîleriz, merhaba. 

Kamu tankların özü halvetîlerdir, merhaba
Şeriatın fâzılları tarikatın vâsılları
Kisveleri mim olan, hırkaları şal olan, 
Nazar et ibretle bak ne sultan olurlar elhak

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol